25 Kasım 2018 Pazar

Ben Sedef Hemşire



Ben Sedef Hemşire. 30 yaşındayım.  
Bugün iki çocuğumun babası tarafından öldürüleceğimi bilmeden her günkü gibi saat 6.00 da telefonumun alarmıyla uyandım. Hastaneye gitmek için hızlıca hazırlandım.
Sabah saat 6.30 civarlarında henüz hava tam aymamışken iki çocuğumu öptüm de çıktım evden. 
Meğer son öpüşümmüş, bilemedim. 

Oğlum bu yıl başladı okula. Uyanmasına yaklaşık yarım saat daha var. Odasına giriyorum ,ayağıma bir şey takılıyor , düşmemek için tutunurken sandalyeye, bir yandan da uyandırdım mı diye bakıyorum.  Sarı –kırmızı örümcek adamlı   okul çantası yine odanın ortasında yerde. Her gün tembihliyorum oysa ki ,ortada bırakma diye. 
Sokulup,  öpüyorum tombul yanaklarından, uyuyor hala.

Kızım  üç yaşında. Ben yanından kalkınca minik pembe ayıcığına sarılmış ,derin uykuda. Öpmek için sokuluyorum, kıvırcık kumral saçlarına kolyemin ucundaki çıpa takılıyor . Ben özenle çıkarmak için uğraşırken gözlerini aralıyor, ‘anne gitme bugün ‘diyor. 
‘Gitmem lazım kızım ,bugün doğacak bebeklerin bana ihtiyacı var ‘diyorum. Gülümsüyor, kapatıyor gözlerini. Mis kokusunu çekiyorum içime. Saçlarını öpüyorum.

‘Akşama görüşürüz, bugün nöbet yok’ diye fısıldıyorum onlara. 
Keşke kızımı dinleyebilseydim de  çıkmasaydım evden, bilemedim.

Annem  ‘ bir şey yemeden mi gidiyorsun ‘diye sesleniyor . Yine benim için kalkmış.
‘Hastanenin oradan poğaça alırım, canım bir şey yemek istemiyor ‘diyorum botlarımı giyerken . 
Yanıma gelip, ‘Aman kızım ‘diyor ,’dikkat et kendine’ . Ana yüreği işte ,o da beni düşünüyor.
 ‘Endişe etme anne . Fuat ‘a  mahkeme kararıyla uzaklaştırma aldırdığımdan ,Adapazarı’ndayken de  gözükmedi hiç ,anlamıştır artık .Umarım  dava da bir an önce sonuçlanır da soyadından da kurtulurum o pisliğin  . 
Soyada bak   -şen- sanki mutlu zaman yaşattı da! Neyse !’
‘Olsun ,sen yine de tedbirli ol ‘dedi. 
‘ Tayini  boşuna mı istedim de  Çanakkale’ye geldik yanınıza, bulamaz beni ‘dedim aklı bende kalmasın diye ,inanarak.
‘Kabanını giy, hava soğuk ‘dedi.
Giydim ,kabanımı .  Beyaz ,bembeyaz biraz sonra kırmızıya bürünecek olan kabanımı.
Geçirdi beni kapıya kadar.
Annemle son konuşmamızmış, bilemedim. 

Çıktım kapıdan, asansöre bindim.
Aynada kendime baktım ,benden en az on-on beş yaş büyük gösteren kadına. 
‘Gözlerin  çökmüş baya’ dedim. Eskiden zeytin gözlüm derdi annem, şimdi zeytinden çok kurbağa gözüne benziyor aynada gördüklerim. ‘Saçlarının dibi bembeyaz .Belki bir değişikliğe gitsen iyi olur, rengini değiştirsen ,kestirsen şu omuzuna dökülen süpürge saçlarını. Hem belki moral olur’ dedim .
‘Moral olur mu dersin ? Ruhunu nasıl onaracaksın’ diye bu sefer aynadaki kadın bana sordu. ‘Zamanla ‘dedim. ‘Bugün yine bir sürü bebe doğacak elime. Onları sevdiklerinin güvenli kucaklarına vereceğim.  Kadınlara şifa dağıtmaya çalışacağım  .Bundan daha güzeli var mı? ‘ 
 Belki daha da laflardık ama asansörün zemin kata gelmesiyle sohbetimiz bitti. 
Kendime son bakışımmış, bilemedim.

Çıktım apartmandan ,otobüs durağına doğru yürümeye başladım. 
Gerçekten de çok soğukmuş . Hafiften yağmur da çiselemeye başlamış, gökyüzü hala alacakaranlık. 
Okula gitmek üzere yürüyen birkaç öğrenci ilişti gözüme. Benim oğlan da  harekete geçecek birazdan ,üşütmese bu havada diye endişe ederken, birden bana doğru hızlı adımlarla yaklaşan birini gördüm.  Fuat mı o ? Allah‘ım lütfen o  olmasın !
Önce benzettiğimi sandım ama uzun sürmedi o olduğundan emin olmam. ‘Sedef ! ‘ diye seslenince.
Duymazdan geldim ,adımlarımı hızlandırdım. O kadar yaklaşmıştı ki ayak seslerinden koşmaya başlamış olduğunu anladım. Nasıl buldu adresimi ? Ağzım kurudu bir anda korkudan. Bana yetişip ,kolumdan dirseğimden kavrayıverdi. 
‘Bırak beni ‘dedim. ‘Konuşacağız ‘dedi . ‘Daha neyi konuşacağız Fuat ,konuşacak ne kaldı ‘ dedim ve yürümeye devam ettim. 
Yine kavradı dirseğimden.
 ‘Sıkma, canım acıyor ‘ dedim. 
‘ Ne oldu  lan koydurduğun yasak?! İşte dibindeyim. Benden uzaklaşabileceğinizi mi sandınız  ‘diye bağırdı .
‘Fuat bak Allah aşkına yapmadığın pislik kalmadı. Sana defalarca şans verdim ben. Bitti ,kabul et ! ‘
‘Tayin isteyip, buraya gelmekle seni bulamayacağımı mı sandın küçük beyninle ‘ diye çıkıştı.
‘Bak , çocuklar için de iyi olacak yeni bir yer .Rezil olduk oralarda . Lütfen sen de kabul et ve rahat bırak bizi  ‘ dedim yalvarırcasına.
‘Beni kimse terk edemez ‘dedi. Elinden dirseğimi kurtarıp ,yürüdüm.
Bakmadım yüzüne, alevler fışkırıyordu kara gözlerinden, korktum! 
Yanaştı yanıma ,belindeki silahı gösterdi ,
’Öldürürüm seni ‘ dedi .
’Saçmalama Fuat, yine girmek istemezsin mahpus damlarına ‘dedim.
 ‘Kendimi de vururum ‘dedi. 
‘Çocuklar ne olacak, onları düşün bizi düşünmüyorsan ‘dedim ağlarcasına. Titremeye başladım.
Tam o sırada ,karşıdan otobüsün yaklaşmakta olduğunu görmek içime kısa süreli bir umut verdi. Otobüs yavaşladı, önümüzde durdu. Fuat kolumdan çekiştiriyordu , 
‘Yardım eder misiniz ? Yardım edin lütfen belinde silah var ‘ diye feryat ederken , Fuat beni sürüklemeye başladı . 
Ben ‘imdat !’ diye bağırırken iki el silah sesi sabahın dinginliğinde yankılandı . Önce benim kafama sonra da kendi kafasına sıktı .

Boylu boyunca yatırıyorum sokakta kanlar içinde. Ben şimdi bir ölüyüm. Üşüyorum,  daha da çok üşüyorum kıpırdayamıyorum. Katilim de yerde yanımda. Kolu üzerimde ,rahatsız oluyorum. Birisi çekse şunun kolunu üzerimden. 

Az önce yanımıza can korkusundan yaklaşamayanlar ,şimdi başımızda toplanmış korku ve acıyla bakıyorlar .Çığlık atanlar ,şoka girenler ,polisi arayanlar. 
Daha biraz önce saç rengimi düşünürken, şimdi  bakmaya korktukları bir ölüye dönüştüm! 
Okula giden çocuklar geçiyor  yanımızdan.
Karşıdan sarı-kırmızı çantalı bir çocuk geliyor. Oğlum mu o ? Aman Allah’ım  bizi böyle kanlar içinde yerde görmesin ! Karanlıkta tam seçemiyorum. Hayır, gelme bu tarafa doğru !
Oh ! benim oğlum değilmiş. 
Keşke siz de bugün buradan geçmeseydiniz  çocuklar demek istiyorum ama diyemiyorum.
Neyse ki polisler izin vermiyor yaklaşmalarına.

Bir kaç saat ıslak kaldırımın üstünde öylece son kez yan yana yatıyoruz, uğruna ailemi karşıma alıp ,evlenmek için kaçtığım adamla. Bilemedim !

Gün ağardı, savcı geldi, raporlar tutuldu. Sokakta kalabalık artmaya başladı.
Beklemekte olan ambülansa koydular beni . Evden doğum bölümüne  gitmek üzere  çıktığım hastanenin morguna getirdiler .

Anneme telefonda diyemediler .Tansiyonu düştü kızının , hastaneye  gel dediler. 
Geldi , beni bu halimle gördü. Yıkıldı .Onu da benimle birlikte öldürdü Fuat. Yaşayan bir ölü ,nasıl yaşayacak bu acıyla ,bu öfkeyle. 
Ona bıraktığım ,iki emanet için yaşayacak mecbur!


Çalışmaya başladığım yeni hastanemde benim için tören düzenleniyor. Ağlayanlar ,dua edenler, meraklılar…ortada ben.
Tanıyan, tanımayan kalabalık baya.

‘kadın boşamasın da ne yapsın’ derlerken ,
kimisi ‘ aşk cinayeti miymiş ‘ diye soruyor etrafa.

Bazıları devleti suçluyor ,’neden koruması yok’ diyor .
Hastane bahçesindeki polislere söylenenler  var.

Beni suçlu bulan kadın sesleri işitiyorum ; 
‘böyle adamlarla ne diye evlenirler ‘  
kim bilir kadın ne yapmış da adam gitmiş vurmuş ‘,

tanımadığım bir erkek sesi,
’adamı idare etmeyi becerse kurtulurmuş elinden ‘ diyor. 

‘Bu adamı da doğuran bir kadın. Nasıl canavara dönüşüyor bunlar böyle ‘ diyor bizim başhekim.

Otobüs şoförü de gelmiş. Ona da yüklenenler var. 
Adam ‘hepsi on saniye sürdü ,ne olduğunu anlayamadım bile diyor ‘ . ‘senin kızın olsa böyle mi yapardın ‘ diyenler olduğu gibi
 ‘yahu adama yüklenmeyin ,adam kalkamadan ateş etti ‘ ,
 ‘kimse kendini riske atamaz böyle bir durumda ‘ diyenler var. 

İnsanların dışını ve içini aynı açıklıkla seçebiliyorum .Ne tuhaf! 

Annemi görüyorum. Ayakta durmakta zorlanıyor. Yaşlı gözlerini dikmiş , öylece durduğu yere çakılmış kalmış  tabutuma bakıyor.
‘Ben bildim ! hiç istemedim ben…en başından istemedim’ diyor belli belirsiz seslerle.

Çocuklarımı da getirmişler .Ne olduğunu henüz tam idrak edememiş onlar ,öyle boş boş bakıyorlar. Annem ellerine yapışmış sımsıkı.
Gidip de ben tutamıyorum ellerinden. Anneme sarılıp, ağlama anacağım ,güçlü ol bak bebelerim sana emanet diyemiyorum. 

Helallik aldıktan sonra cenaze aracına yüklüyorlar beni. 
Yaşam hakkı elinden alınmış bir yolcu olarak ,kara çukura uğurlanıyorum.

Ben sesimi duyuramadım. Benim gibi nice hayatlar sönüyor, peki ya siz;

 ‘yardım eder misiniz ?  yardım eder misiniz lütfen ! ‘


*Sedef Hemşire 20 Kasım 2018 tarihinde ayrılmak istediği kocası tarafından öldürülmüştür.

*Hikayemde kişiler ve şehirler gerçektir. Yaşanan detaylar tamamen benim kurgumdur.

kadına şiddete hayır !

Ben Sedef Hemşire

Ben Sedef Hemşire. 30 yaşındayım.   Bugün iki çocuğumun babası tarafından öldürüleceğimi bilmeden her günkü gibi saat 6.00 da telefo...