Bugün kendime bir rota oluşturdum. Emirgan Korusu'nda yürüyüş yapılacak ,bol bol fotoğraf
çekilecek ,tarihsel geçmişi hakkında bilgiler edinilecek ve yazıya dökülecekti .Hava da
yağmurluyken ,en sevdiğim halini almışken gökyüzü, bu gezimi büyük bir keyifle
gerçekleştirdim.
Şimdi sıra paylaşmakta ..

Emirgan Korusu ,Emirgan ve İstinye
arasında , sırtlar ve yamaçlar
üzerinde 47.2
hektarlık bir alana yayılmıştır.
Yolu bilmeyenler için telefonlarımızdaki 'haritalar' çok işe yarıyor. Aracınızla rahatlıkla
gidebilirsiniz. Giriş 10 tl ,park sorunu yok .Hatta benim gibi yön kavramı gelişmemiş birisi için bile
aracınızı koyduğunuz yeri bulmak çok kolay.
Uzunca bir yürüyüşte dönüp , dolaşıp mutlaka aynı yerden geçiyorsunuz.
Rampalar zorlayıcı değil, yürüme yolları çok keyifli ve bakımlı. Yorulanlar için , oturumu
rahat banklar mevcut ve engelli kullanımına uygun.
Tek başına bir kadın olarak huzursuzluğa kapılacak bir yanı yok. Bol bol güvenlik görevlisi var
ve kullanıcıları gayet kendi halinde insanlardı .Etrafta mucuk mucuk çiftler olmaması da ayrı bir
güzellik katmıştı, bu 120 çeşit ağaç türünün bulunduğu alana.
1940 yılında dönemin belediye başkanı Lütfü Kırdar 'ın girişimiyle kamulaştırılıp, park olarak
düzenlenmiş olan bu arazide, belediyenin halen itinayla bakım yapıyor olması sevindiriciydi.
Fakat,bahsetmeden geçemeyeceğim ;böylesine dingin doğal güzelliklerle çevrili alanda, doğayla
taban tabana zıt düşen renklerde objeler oluşturulması beni rahatsız etti.

Çocuklarınızla rahatlıkla gidebileceğiniz ,oyun alanları da olan bu alanda keşke daha natürel
malzemeler kullanılsaymış diye düşündüm.

İçime bol bol oksijen çekip, yürürken böylesine huzur veren bir yerle ilgili bir araştırma
yapmamış olduğumu, (hem de benim gibi tarih meraklısı birisinin) gördüğüm çeşmeyle fark
ettim .
Kim yaptırmıştı bu çeşmeyi , kimlere ,hangi dönemlere hizmet vermişti ?

Böylece oturdum ,tarihsel geçmişine yolculuğa giriştim. Tarihsel geçmişinin Bizans 'a dayanması
beni hiç şaşırtmadı.
Bizans döneminde Kiparodis (Kyparodes) yani “serviler” olarak adlandırılan Emirgan Korusu ve
çevresinde yerleşim, 16’ncı yüz yılın ortalarında başlamış.
Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın nişancılarından Feridun Bey’e hediye edilen bölgede, ilk önce
bir yazlık köşk ve müştemilatı yapılır. Bunu diğer binaların yapımı izler. Koruluğun ismi de bu
döneme uzanır.
Sultan IV. Murat, Revan Seferi’nde şehri savaşmadan teslim alır. Revan Muhafızı Emir Güne Han,
Osmanlı saflarına geçer ve kaleyi hiç savaşmadan teslim eder. Sultan IV. Murat Emir Güne Han’a
vezirlik rütbesi verir ve kendisine bu koruyu bağışlar.
Daha önce Feridun Bahçeleri olarak anılan koru, Emirgune Korusu olarak anılmaya başlanır.
Emirgune ismi de zamanla Emirgan’a dönüşür. Semtin adı da Emirgan olarak anılır.
Yüzyıllar boyunca pek çok kez el değiştiren koru, 19, yüzyılda Osmanlı Padişahı Abdülaziz
tarafından Mısır Hıdivi İsmail Paşa’ya verilir.
1871-1878 yılları arasında koru içinde 3 köşk yaptırılır. Günümüze de ulaşan bu köşkler Sarı
Köşk, Pembe Köşk ve Beyaz Köşk olarak adlandırılır.
Bu mevsimde yalnızca Sarı Köşk açıktı .Her sene Nisan ayında yapılan 'lale festivali 'yle
beraber diğer köşkler de açılıyormuş.

Sarı Köşk 'e girebildiğim için bu sefer yalnızca oradan bahsedebileceğim. lale zamanı
paylaşacak daha çok sey olacağından eminim.

Sarı Köşk , İsmail Paşa tarafından ,ünlü Osmanlı mimarı Sarkis Balyan 'a tasarlandırtılıyor.
Büyük ve yüksek giriş kapısı ve pencereleri, tavan ve duvar süslemeleriyle dikkat çekiyor.
İç mekanda parlak renkte, zenginleştirilmiş işlemeler göz alıcı.
Dokusuna zarar vermeden, bakımdan geçmesi gereken yerler objektifime yansıdı.

Bu köşkler bir firmanın yönetiminde cafe ve restaurant olarak hizmet vermekteler.
Menü istedim ve ilk önce gözüme haliyle Osmanlı menüsünden içecekler takıldı;
Demirhindi Şerbeti ,Şıra -üzüm suyu ,Kızılcık Şerbeti...Hepsi için de 6.00 tl fiyat verilmişti.
kahvaltı 32.50 tl,açık büfe kahvaltı 42.50 tl, hamburger 14.50 tl,kepek ekmeğinde tost 9.50
tl ,çay 2.50,su 1.00 tl .
Açılış saati koruyla beraber, sabah 9 :00 ,akşam 22:00 .
Sarı Köşkteki cafe fiyatlarından bilgi verdikten sonra, kulağı rahatsız etmeyen
yükseklikte çalan, enstrümantal batı tarzında müzik çaldığını belirtmek isterim.

Böylesine güzelliklere sahip olduğumuz mekanları ,alanları koruyalım.
Sahip çıkalım, huzuru bozacak kullanıcıların keyif kaçırmasına izin vermeyelim.
Bir de ; kendinize bir iyilik yapın ve en kısa sürede Emirgan Korusu 'na gelin ,güzel bir

yürüyüş ardından çayınızı yudumlayın.
Yazılarımda kullandığım tüm fotoğraflar tarafıma aittir.
yasemin okutan boyar
Hayırlı olsun, başarılar dilerim...
YanıtlaSilCok tesekkurler
SilSimdiye kadar hiç görmemiş olmama rağmen yazıda anlatılanlar ve muhteşem resimlerle kendimi orda geziyormus gibi hissettim. Devamını bekliyorum.
YanıtlaSilCok tesekkurler,begenmenize cok sevindim
SilÇok güzel anlatmışssin gitmedigim halde , çok etkiledi👍👍👍
YanıtlaSilCok tesekkurler.Begenmenize sevindim.En yakin zamanda gezmenizi tavsiye ederim.
SilSevgili Yasemin, öncelikle bloğun hayırlı olsun. Ben de Emirgan korusuna hiç gitmedim ama sayende gitmiş kadar oldum🌺
YanıtlaSilCok tesekkurler.Umarim en yakin zamanda gezme firsatiniz olur.
SilYaseminciğim, sayende gitmiş kadar oldum, bu güzel gezilerinin devamını merakla bekliyorum😍
YanıtlaSilCok tesekkurler ☺ baharda lale zamani beraber gezelim
Sil