12 Ocak 2018 Cuma

Emirgan Korusu'nda bir kış günü


                                                                                       



EMİRGAN KORUSU


Bugün kendime bir rota oluşturdum. Emirgan Korusu'nda yürüyüş yapılacak ,bol bol fotoğraf

çekilecek ,tarihsel geçmişi hakkında bilgiler edinilecek ve yazıya dökülecekti .Hava da

yağmurluyken ,en sevdiğim halini almışken gökyüzü, bu gezimi büyük bir keyifle

gerçekleştirdim.

Şimdi sıra paylaşmakta ..








Emirgan Korusu ,Emirgan ve İstinye

arasında , sırtlar ve yamaçlar

üzerinde 47.2

hektarlık bir alana yayılmıştır.





Yolu bilmeyenler için telefonlarımızdaki 'haritalar' çok işe yarıyor. Aracınızla rahatlıkla

gidebilirsiniz. Giriş 10 tl ,park sorunu yok .Hatta benim gibi yön kavramı gelişmemiş birisi için bile

aracınızı koyduğunuz yeri bulmak çok kolay.

Uzunca bir yürüyüşte dönüp , dolaşıp mutlaka aynı yerden geçiyorsunuz.











Rampalar zorlayıcı değil, yürüme yolları çok keyifli ve bakımlı. Yorulanlar için , oturumu

rahat banklar mevcut ve engelli kullanımına uygun.

Tek başına bir kadın olarak huzursuzluğa kapılacak bir yanı yok. Bol bol güvenlik görevlisi var

ve kullanıcıları gayet kendi halinde insanlardı .Etrafta mucuk mucuk çiftler olmaması da ayrı bir

güzellik katmıştı, bu 120 çeşit ağaç türünün bulunduğu alana.








1940 yılında dönemin belediye başkanı Lütfü Kırdar 'ın girişimiyle kamulaştırılıp, park olarak


düzenlenmiş olan bu arazide, belediyenin halen itinayla bakım yapıyor olması sevindiriciydi.


Fakat,bahsetmeden geçemeyeceğim ;böylesine dingin doğal güzelliklerle çevrili alanda, doğayla


taban tabana zıt düşen renklerde objeler oluşturulması beni rahatsız etti.










Çocuklarınızla rahatlıkla gidebileceğiniz ,oyun alanları da olan bu alanda keşke daha natürel


malzemeler kullanılsaymış diye düşündüm.





                                



İçime bol bol oksijen çekip, yürürken böylesine huzur veren bir yerle ilgili bir araştırma

yapmamış olduğumu, (hem de benim gibi tarih meraklısı birisinin) gördüğüm çeşmeyle fark

ettim .

Kim yaptırmıştı bu çeşmeyi , kimlere ,hangi dönemlere hizmet vermişti ?










Böylece oturdum ,tarihsel geçmişine yolculuğa giriştim. Tarihsel geçmişinin Bizans 'a dayanması

beni hiç şaşırtmadı.

Bizans döneminde Kiparodis (Kyparodes) yani “serviler” olarak adlandırılan Emirgan Korusu ve

çevresinde yerleşim, 16’ncı yüz yılın ortalarında başlamış.

Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın nişancılarından Feridun Bey’e hediye edilen bölgede, ilk önce

bir yazlık köşk ve müştemilatı yapılır. Bunu diğer binaların yapımı izler. Koruluğun ismi de bu

döneme uzanır.

Sultan IV. Murat, Revan Seferi’nde şehri savaşmadan teslim alır. Revan Muhafızı Emir Güne Han,

Osmanlı saflarına geçer ve kaleyi hiç savaşmadan teslim eder. Sultan IV. Murat Emir Güne Han’a

vezirlik rütbesi verir ve kendisine bu koruyu bağışlar.

Daha önce Feridun Bahçeleri olarak anılan koru, Emirgune Korusu olarak anılmaya başlanır.

Emirgune ismi de zamanla Emirgan’a dönüşür. Semtin adı da Emirgan olarak anılır.

Yüzyıllar boyunca pek çok kez el değiştiren koru, 19, yüzyılda Osmanlı Padişahı Abdülaziz

tarafından Mısır Hıdivi İsmail Paşa’ya verilir.

1871-1878 yılları arasında koru içinde 3 köşk yaptırılır. Günümüze de ulaşan bu köşkler Sarı

Köşk, Pembe Köşk ve Beyaz Köşk olarak adlandırılır.

Bu mevsimde yalnızca Sarı Köşk açıktı .Her sene Nisan ayında yapılan 'lale festivali 'yle

beraber diğer köşkler de açılıyormuş.




                          


Sarı Köşk 'e girebildiğim için bu sefer yalnızca oradan bahsedebileceğim. lale zamanı

paylaşacak daha çok sey olacağından eminim.










Sarı Köşk , İsmail Paşa tarafından ,ünlü Osmanlı mimarı Sarkis Balyan 'a tasarlandırtılıyor.

Büyük ve yüksek giriş kapısı ve pencereleri, tavan ve duvar süslemeleriyle dikkat çekiyor.

İç mekanda parlak renkte, zenginleştirilmiş işlemeler göz alıcı.

Dokusuna zarar vermeden, bakımdan geçmesi gereken yerler objektifime yansıdı.











Bu köşkler bir firmanın yönetiminde cafe ve restaurant olarak hizmet vermekteler.

Menü istedim ve ilk önce gözüme haliyle Osmanlı menüsünden içecekler takıldı;

Demirhindi Şerbeti ,Şıra -üzüm suyu ,Kızılcık Şerbeti...Hepsi için de 6.00 tl fiyat verilmişti.

kahvaltı 32.50 tl,açık büfe kahvaltı 42.50 tl, hamburger 14.50 tl,kepek ekmeğinde tost 9.50

tl ,çay 2.50,su 1.00 tl .

Açılış saati  koruyla beraber, sabah 9 :00 ,akşam 22:00 .

Sarı Köşkteki cafe  fiyatlarından bilgi verdikten sonra, kulağı rahatsız etmeyen

yükseklikte çalan, enstrümantal batı tarzında müzik çaldığını belirtmek isterim.










Böylesine güzelliklere sahip olduğumuz mekanları ,alanları koruyalım.


Sahip çıkalım, huzuru bozacak kullanıcıların keyif kaçırmasına izin vermeyelim.


Bir de ; kendinize bir iyilik yapın ve en kısa sürede Emirgan Korusu 'na gelin ,güzel bir


yürüyüş ardından çayınızı yudumlayın.







   






Yazılarımda kullandığım tüm fotoğraflar tarafıma aittir.





yasemin okutan boyar



10 yorum:

  1. Hayırlı olsun, başarılar dilerim...

    YanıtlaSil
  2. Simdiye kadar hiç görmemiş olmama rağmen yazıda anlatılanlar ve muhteşem resimlerle kendimi orda geziyormus gibi hissettim. Devamını bekliyorum.

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel anlatmışssin gitmedigim halde , çok etkiledi👍👍👍

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok tesekkurler.Begenmenize sevindim.En yakin zamanda gezmenizi tavsiye ederim.

      Sil
  4. Sevgili Yasemin, öncelikle bloğun hayırlı olsun. Ben de Emirgan korusuna hiç gitmedim ama sayende gitmiş kadar oldum🌺

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok tesekkurler.Umarim en yakin zamanda gezme firsatiniz olur.

      Sil
  5. Yaseminciğim, sayende gitmiş kadar oldum, bu güzel gezilerinin devamını merakla bekliyorum😍

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok tesekkurler ☺ baharda lale zamani beraber gezelim

      Sil

Ben Sedef Hemşire

Ben Sedef Hemşire. 30 yaşındayım.   Bugün iki çocuğumun babası tarafından öldürüleceğimi bilmeden her günkü gibi saat 6.00 da telefo...